10 Eylül 2013 Salı

"Ah be Ahmet"




Ah be Ahmet!
Kaçırdın çoktan kaçmış olan uykularımı.
Neden düşürdün bu ateşi ananın yüreğine?
Tamam, inandık hayallerini satmadın.
...ama bir o kadar da büyük adamdın sen aslında.
Lazkiye'deki anaları anan bilecek kadar büyük bir adamdın,
Ölen arkadaşların için sesini yükseltecek kadar...
Keşke be Ahmet keşke,
Keşke dedirtmeseydin bize...
Gün aydın olaydı keşke.
Şafak inadına sökmedi bugün.

Ah be Ahmet!
Gülümseyen fotoğraflarınla kal aklımda,
Morgdaki fotoğraflarınla değil.
Sen o morgdaki cansız değilsin Ahmet!
Sen o inadına yaşayan,
Hayallerini satmayan,
Davasına sahip çıkan Adamsın Ahmet!

Ah be Ahmet!
Çok özleyeceğim seni.
Tanımıyorum daha seni değil mi?
Sen öyle sanıyorsun.
Sen vicdanı şeref dolu,
Yüreği delikanlı...

Ah be Ahmet!
Ölüm seni çağırdı da madem,
Neden hoş geldi, sefa geldi!?
Neden be Ahmet!?
Neden?

Ah  be Ahmet!
Sen artık istesen de ölemezsin!
Yazdık seni yüreğimize!
Yüreğimiz kan revan.
Bu kaçıncı isim!
Bu kaçıncı isyan!

Ah be Ahmet!
Oradan bize gülümsüyorsun sanki.
Yaslanmışsın gene bir duvara,
Hayallerini de almışsın yanına,
Mutlu gibisin.
Umarım öylesin...

                                      Irmak Unutmazbaş




9 Eylül 2013 Pazartesi

"kedi"





gülümseyen bir kedi gibi
mutluyum bazen

arada bir sevseler
o bile yeter

karnım tok zaten
suyumu hep bulurum

ama sevsinler
bazen bile

nasılsa tok bu demeden
uzansa o eller

gülümserim ben hep
hiç sorun değil

o beni bazen
sevecekse eğer...

                                   Irmak U.

3 Eylül 2013 Salı

"bu gece"


bu gece,
tüm aşkların,
tüm ayrılıkların
vebali bende bu gece.

aklımda onun hayali,
sırtımda yükü dünyanın
koşuyorum öylece.

salın tüm iblisleri
gelin üstüme
korkmuyorum bu gece.

yorulmak nedir bilmem
sevmek nedir bilmem
unutmak nedir?

unuttuğunu unutmak ne zor!
eskisi gibi kolay değil yenilmek!
mühimdir düşmemek.

yanımda bir büyük
sağlamdayım
merak etmeyin bu gece

yalnız kahvaltının da,
mutsuzlukla bir ilgisi olmalı
nicedir düşünmemiştim

acımayın lan!
buz verin bana!
içicem bu gece!

sadece,
kapatmayın ışıkları nolur
korkarım yalnızken gece

nefes nefeseyim
ayak seslerim karışır
nefesime

sokak lambalarının aydınlığında
daha bir hüzünlüdür kaldırımlar
üzülürüm

yabancı gözler döner etrafımda
koşar uzaklaşırım
atarım kendimi bir duvar dibine

ne zor şey yaşamak!
ne zor!
neresi zor?

nerede mutlu bir çift,
ben orada.
rahatsız ettim bu gece.


istemeden oldu vallahi.
istesem de olurdu gerçi.
ne fark eder ki!..

anlam aramadan
sorgulamadan
öylesine...

dumanı tüten ekmek gibi,
buz gibi su gibi,
güzel gibi...

sıra bende bu gece.
mesuliyet bende,
ağlayın, ağlatın bu gece...

gözyaşları bende toplanacak bu gece
hıçkırıklar, feryatlar,
küfür kafirler...

ilk öpüşler,
son bakışlar,
yek vedalar...

mutsuzluklar,
yoksunluklar,
pişmanlıklar bende bu gece...

şimdiden hissetmeye başladım,
tüm hüznünüzü!
napsam, nerelere gitsem!

bitmez ulan!
bitmez bu gece!...

                                  Irmak U.




















25 Nisan 2013 Perşembe

"Osman'ı Kaybettik..."

Neden bu gece be Osman?
Neden bu kadar erken?

Daha bebekken tanıştığınız, birlikte oynadığınız, mamasını elinizle yedirdiğiniz bir dostunuzu kaybettiniz mi? Ben kaybettim.
Adı Osman'dı.
El kadarken sevdiğim, öptüğüm bir canlı.
Artık yok...

Ne diyeceğimi, ne düşüneceğimi bilemiyorum.
Sadece çok üzgünüm...

Onunla birlikte en tatlı anılarım da öldü. Belki de en çok bu üzdü beni bu gece.
En eğlenceli, en taze zamanlardı o zamanlar. En temiz, en dürüst zamanlar...
Sadece iyilik, güzellikti o zamanlar.

Her şey bir yana, evladı gibi sevdikleri Osman'ı kaybeden bir aile var.
Tarcan Ailesi...
Bu yazı bir taziye yazısı değil aslında.
Osman'a son mektubum...

Osman bir kedi evet. Ancak sadece bir kedi değil, daha fazlasıydı. Şu an gözlerimden yaşlar süzülüyor bu satırları yazarken.

Bir kediye bu kadar üzüleceğim hiç aklıma gelmezdi. Osman sadece bir kedi olsaydı eğer.

O zor zamanlarda dostumuzdu. Yokluk içindeyken bizi terk etmeyen bir dost...

Çok kez ölümden döndü ama bu kez kandıramadı Azrail'i.
Dokuz can da gitti demek ki.
Oyun bitti.

Yakın bir dostumu kaybettim bu gece. Çoğusu anlayamaz beni. Anlamalarını da beklemiyorum zaten.
Bir kedi ağlattı beni bu gece...

Az tırmalamadın beni, az canımı yakmadın ama hiç bu derece yakmamıştın canımı be Osman...

Onun o şapşal bakışları aklımda hala. Kocaman olsa da hep bebek kalacak o aklımda ve kalbimde.
Hala miyavlayan sesi kulaklarımda...

Nereye gittin bilmiyorum ama umarım orada huzurlu ve mutlu olursun.
Karnın hiç aç kalmaz ve üşümezsin yağmur veya kar altında.

Bizi hiç unutmazsın umarım Osman.
Biz seni hiç unutmayacağız...




















                                                                                                           







19 Şubat 2013 Salı

"acının en tatlı hali"



 Poison and wine ne acayip şarkıdır. Aslında aşk şarabı içmesi hoştur ama aşk zehirlidir der ya tüm mitolojiler aynen öyle. Aşeka Arapça bir ağacı sarıp, besinini tüketen ve zamanla onu çürüten sarmaşığa denirmiş. Aşk şarabı da işte öyle bir şey. Sevsen de bir sevmesen de der bir türküde. O da dahil mitolojiye. Zamanla anlıyorsun aslında hayatın sana getirdiklerini ve götürdüklerini. Ancak kimi nasıl seveceğin ve hatırlayıp hatırlamamak senin elinde. Unutamadım ya da unutamıyorum kelimelerinin saçma olduğunu anlıyor insan biraz daha büyüdükçe ve biraz daha okudukça. Hayatın döngüsü en sevdiğim kısmı evrensel dengenin. Hayatın akışına bıraktım kendimi deriz ya hep işte o döngü çok acayip. Kontrolümüz dışında gelişen her şey o döngü. Herkesi seviyorum. Tüm aşklarımı ve ayrılıklarımı. Çünkü hepsinden bir şeyler öğrendim. Bazılarından çok şey... Ve şairin dediği gibi henüz ilk sevgilimden bile ayrılmadım. Hala birlikteyim onlarla. Hissederim çok istersem varlıklarını bile. En büyük erdem buydu belki de. İnsan olmanın erdemi... Sevebilme ve sevilebilmenin... Hala çok seviyorum hayatı, aşkı ve insanları. Geçmiş ve geleceğin birlikte olduğuna inandığım bir şimdiki zaman olduğuna inanıyorum. Geçmişe takılmadan, geleceğe kapılmadan ama tam bir uyum içinde karışabilmek makro evrenin tozlarına...

"Herkes beni sevdaya asi sanır,
Oysa aşk beni nerede görse tanır."