21 Aralık 2011 Çarşamba

Tutulma

Tutulma
Yorgunluk ve geç kalmışlık...
Son zamanlarda hissettiğim.
Bir şeylere, birilerine, bir yerlere geç kalmışlık...
Dönüp arkama baktığımda
Gördüğüm tek şey
Gözyaşı...
Dönüp aynaya baktığımda ise
Kibir, ziyadesiyle gurur.
Yoldayım hala, durmadım.
Çizgiler uzuyor hala farların aydınlığında.
Rüzgar dokunuyor usulca tenime.
Camı daha da aralıyorum
Üşümek için gene.
Isınacağından eminken üşümek ne güzeldi oysa.
Alışkanlıklar.
Evet.
Unutulur her şey,
Suret, ses, koku bile
Ancak sıcaklığı
Asla...
Aynı sıcaklığı araman mı seni soğukta üşüten?
Bulamaman mı ellerini titreten?
Yoksa içtiğin rakı mı?
Bilmem.
Farkı var mı?
Başka suretlerde anmak o sıcaklığı,
Yaramıyor ruha.
Yaralanmışsan bir kez
Sızlıyor iyileşen yerin bir kez daha.
Duydukça birilerinden birilerini
Üzüldükçe tekrar tekrar yaşanan sahnelere.
Akıl vermek kolay herkese.
Sen düştüysen bir kez dizlerinin üstüne.
Kalkmasını bildiysen eğer,
Durma koşmaya devam et
Gün doğana dek.
Üşütürse seni gece
Koş güneşe doğru.
Unutma
Kaybettim diyorsan güneşimi bir gece,
Başka yere gitmez, o tutulmadır sadece.
Ne kadar sürer bilmem amma
Sana yüzünü gösterecektir
Başka bir bulutun ardından
Bambaşka bir gece.
Gene o rüzgar eserken,
O yolda,
Kimse bilmeden
Sessizce...


                                  Irmak U.