22 Aralık 2010 Çarşamba

"Seçişler Vazgeçişler Burger King Adavapuru"

 Bugün Burger King önünde bekleyen güzelce bir hatun kişi gördüm. Kendisi uzun süredir bekliyordu her halinden anlaşılır şekilde. O anda aklıma gelen eski bir hikayeyi size aktarıyorum..



Size daha önce pek az kişiye anlattığım bir olaydan kısaca bahsetmek istiyorum..

Yıllar önce belki de aylar hiç uğraşmayın ser veririm sır vermem=)
O zaman dilimindeki sevgilimle buluşmak için malum buluşma mekanı Taksim Burger King önünde dikiliyordum. Trafik mi oyalanmadan mı bilinmez ben neredeyse 1 saate yakın orada bekledim. Ara sıra içeri girip bir şeyler atıştırdım. Sonra gene bekledim. Bekledim. Artık sıkıntıdan etraftaki tiplere sardım. Etrafımda devir daim devam ederken değişmeyen tek şeyin bu değişim olduğunun ama buna ek olarak ben ve diğer hatunun da olduğunun farkına vardım. Biz de değişmiyorduk. Herkesi birisi alıp gitmişti. İki kişi beklemeye devam ediyorduk. Bir süre sonra elimizdeki telefonlar ceplere girdi umutsuzca. Bakışmalar başladı kaçamak kaçamak. Kötü bir niyetimiz yoktu vallahi=)) Bizimkisi kaderdaşlık.

Sıkıntıdan bir cesaret geldi kafamı bir kaldırdım bana bakıyor kedi gibi. Dayanamadım hala gelmedi değil mi seninki de dedim=S Kız bir renk attı önce sonra geri geldi gülümseyerek evet dedi kafasını sallayıp. Bize bir çölde insan bulmuş atmosferi sinercesine yazık bize ne olacak bu bekleyen insanların hali tadında sohbetler serpildi. Baya bir kaynaşmıştık. Bak hala pis pis sırıtıyorsunuz. Ne yapalım sıkıldık saatlerce beklemekten. Sonra e ne yapacağız hiç gelmezlerse dedik. Hatun vallahi benim bir planım yok ama acelem de yok diyerek Anadolu'nun kapılarını Türkler'e açmış bulundu. Ben tam atımın üstünde şaha kalkacakken bir baktım titriyorum. Tamam kız güzeldi de o kadar da değil. Cep telefonuymuş titreyen..

Geldim geldim özür özür laflarını duyarken hala hatuna bakıyordum. O da umutsuzca bana bakıyordu. Hem sevinç hem hüzün bir aradaydı benim için o anda. Sevgilim üzerime atlar gibi sarılıp öptü. Kadınlar ve 6. hisleri mi dersiniz artık bilemem. Ben tabii olay mahalinden biraz uzaklaşmıştım kızın dibine girmeyelim diye. Ucuz atlattın dedim. Biraz daha gelmesen gidiyordum dedim. O da evine kadar gelirdim bana ne bana ne diye şımarırken içimden ılan ne evi baya baya gidiyordum dedim çok uzaklara=)))

Sevgilime sarılmış yürürken geriye dönüp baktığımda o kızın hala beklediğini görüp bir iç çektim. Bu kadar güzel sevimli bir kızı neden bu kadar bekletir bir adam diye. İçim burkuldu o an. Sonra tekrar arkama döndüğümde orada kimsecikler yoktu.

Hayal olamazdı herhalde. Değildi eminim. Ama o ana hem sevinip hem üzülmenin nasıl bir şey olduğunu hissetmiştim. Tabii ki doğru kararı verip sevgilimle yoluma devam ettim. Ancak yoluma devam ettiğim sevgilimle o yolun sonu hiç de güzel bitmemişti.

Cık! Ayrıntı vermem. Aklınıza ilk gelen hatun da değil atlamayın hemen;)

Belki de kırılma noktalarından biriydi o kız hayatımın kıyısındaki. Kazayla binilen vapurlar gibi şaşkınlık ve korkuyla başlayıp güzel anılarla bitebilecek bir yolculuk gibiyken inatla Kadıköy vapurumu bekledim saatlerce o gün.

Oysa Adavapuru çok daha davetkardı o güneşli pazar gününde..

Sevgiler...


Photograph by İdil Dizdar.
All rights reserved©